Eğitim

Enerji Verimliliği Temalı Öykü

Enerji Verimliliği Temalı Öykü yarışması için ilham alacağınız bir öykü burada...

Enerji Verimliliği temalı öykü yarışmasında kullanabileceğiniz ilham alabileceğiniz bir öyküyü buradan sizinle paylaşıyoruz.

Enerji Verimliliği Temalı Öykü

Bozuk Saatin Tik Takları

Mete, şehrin gürültüsünden uzakta, taşradaki dedesinin evine ilk adımını attığında, burnuna çalan toz ve ahşap kokusuyla birlikte bir hüzün de çöktü yüreğine. Ev, dedesi vefat ettikten sonra neredeyse bir yıldır boş duruyordu. Babasının, “Orayı satacağız Mete,” deyişindeki kararlılık, onu bu son ziyareti yapmaya itmişti. Belki birkaç anı toplayabilirdi.

Salona girdi. Her şey, dedesinin en son bıraktığı gibiydi. Perdeler yarı aralık, masanın üzerinde bir fincanın kurumuş çay lekeleri… Ve duvarda, o meşhur bozuk cep saati. Dedesinin en değerli varlığıydı. Çalışmazdı, ama dedem onu her seferinde kurar, “İçinde bir ömür saklı,” derdi. Mete, saate uzandı. Tozunu silerken, farkında olmadan kurma kolunu hafifçe oynattı.

O anda garip bir şey oldu.

Saatin tik takları başladı. Sessiz, kemikleri titreten bir evde, bu ses bir gök gürlemesi kadar yankılandı. Mete irkildi. Ama daha da irkiltici olan, saat tam üçü gösterirken, odanın ortasında, hafifçe ışıldayan bir siluetin belirmesiydi. Dedesinin siluetiydi bu. Gözleri eskisi gibi sıcak ve bilgece bakıyordu.

“Mete,” dedi hayaletimsi varlık, sesi rüzgarın uğultusu gibi geliyordu kulağa. “Geldiğin iyi oldu. Ev sana emanet.”

Mete’nin dili tutulmuştu. “Dede? Ama… nasıl?”

“Önemli olan nasıl değil, niçin olduğu evlat,” dedi dede. “Bu ev, senin sandığın gibi sıradan bir ev değil. O saat, sadece zamanı göstermez. Enerjinin zaman içindeki yolculuğunu da gösterir. Ve bu ev, enerji israfı yüzünden hasta. Sen onu iyileştirmelisin.”

“Enerji israfı mı? Ne yapabilirim ki ben?” diye mırıldandı Mete, şaşkınlıkla.

Dedesinin hayaleti, parmağıyla eski buzdolabını işaret etti. Cihazın etrafında, hasta bir insanın nefesi gibi titreyen, soluk bir aura vardı. “Bak,” dedi dede. “O buzdolap, belki de senden yaşlı. Yuttuğu elektrik, aldığı işin kat kat fazlası. Ve şu radyatör… Tıkanık. Verimli yanmıyor. Isı evin içine değil, sokağa gidiyor. Her bir sızıntı, her bir verimsiz cihaz, bu evin ruhundan bir parça çalıyor.”

Mete, dedesinin gösterdiği şekilde bakmaya başlayınca, evi farklı görmeye başladı. Pencerelerin kenarlarından ince, soğuk bir enerji sızıntısı geliyordu. Eski ampuller, etraflarına sıcak ama gereksiz bir ışık saçıyor, bu ısı boşa gidiyordu. Sanki ev, görünmez bir damla ile kan kaybeden bir canlıydı.

“Peki ne yapmalıyım?” diye sordu Mete, artık merakı korkusuna baskın gelmişti.

“Yapılacaklar basit, ama etkilidir,” diye yanıtladı dede. “Önce sızıntıları durduracaksın. Sonra, açgözlü cihazları, daha tok gözlülerle değiştireceksin. Ama en önemlisi, ‘yeterli olanı’ anlayacaksın. Daha fazlası değil, ihtiyacın olanı.”

Ertesi gün, Mete bir marangoz ve bir camcı çağırdı. Çürümüş pencere contaları yenilendi. Çatı katına kalın bir izolasyon döşendi. Babasını arayıp durumu anlattı, tabii hayalet kısmını atlayarak. Evi satmadan önce biraz elden geçirmenin değerini artıracağını söyledi. Babası da ikna oldu ve ufak bir bütçe ayırdı.

Mete, enerji verimliliğiyle ilgili internetten kısa bir araştırma yaptı. A+++ etiketli, yeni bir buzdolabı aldı. Eski kırmızı ısı ampullerini, LED olanlarla değiştirdi. Radyatörlerin havasını aldı, arkalarına ısı yalıtım levhaları yerleştirdi. Her adımda, dedesinin hayaleti yanında beliriyor, onaylayıcı bir gülümsemeyle onu izliyordu.

İşler ilerledikçe, Mete sadece evi değiştirmedi, kendi düşüncelerini de değiştirdi. Artık bir odadan çıkarken ışığı söndürmenin, suyu tasarruflu kullanmanın, fişi çekmemenin ne anlama geldiğini derinden kavrıyordu. Bu, sadece faturadan tasarruf etmek değil, dünyanın kaynaklarına saygı duymaktı. Dedesinin deyimiyle, “daha tok gözlü” olmaktı.

Bir akşam, tüm onarımlar bittikten sonra, Mete salonda oturmuş, yeni aldığı enerji verimliliği kitaplarını karıştırıyordu. İçeriye yumuşak bir ışık ve dengeli bir sıcaklık hakimdi. Artık ne üşüyor ne de terliyordu. Ev adeta nefes alıyor gibiydi.

Dedesinin hayaleti bir kez daha belirdi, ancak bu sefer daha berrak, daha güçlü görünüyordu. Etrafındaki aura parlak ve dingindi.

“Gördün mü evlat?” dedi dede, sesi artık bir fısıltıdan ziyade, berrak bir su şırıltısı gibiydi. “Enerji verimliliği, sıkıcı bir tasarruf yöntemi değildir. Bir saygıdır. Doğaya, geleceğe ve emeğe saygı. Bu ev artık sadece taşra ve betondan ibaret değil. Sen onun kalbini iyileştirdin.”

“Ama sen gidecek misin?” diye sordu Mete, hüzünle.

“Ben zaten gitmiştim Mete. Burada kalan, sevgim ve bu eve olan bağımdı. Sen o bağı, israf edilen enerjiyle değil, verimli sevgiyle besledin. Artık huzur içinde gidebilirim. Ev, gerçek sahibine emanet.”

Dede, yavaş yavaş soluklaşırken, duvardaki saat bir kez daha tik taklarını duyurdu. Bu sefer, ritmik ve güçlüydüler. Son bir gülümsemeyle, dedesinin hayaleti tamamen gözden kayboldu.

Mete, ertesi sabah uyandığında, evde bir huzur ve sıcaklık vardı. Artık burası, sadece satılacak bir mülk değildi. Ona emanet edilmiş bir değerdi. Babasını aradı.

“Baba,” dedi kararlı bir sesle. “Dedenin evini satmak istemiyorum. Burada yaşamak, onu bir ‘yaşam evi’ne dönüştürmek istiyorum. Belki küçük bir enerji danışmanlığı ofisi bile açarım. Bu ev bana çok şey öğretti.”

Babası önce şaşırdı, ancak oğlunun sesindeki kararlılığı ve tutkuyu duyunca itiraz etmedi.

Aylar sonra, Mete’nin taşra evi, mahallenin gözdesi olmuştu. Güneş panelleri çatıyı süslüyor, yağmur suyu biriktirme tankı bahçede duruyordu. Mete, komşulara enerji tasarrufunun püf noktalarını anlatıyor, onlara contaları nasıl değiştireceklerini gösteriyordu. Ev, dedesinin ruhu gibi, etrafına ışık ve sıcaklık saçan bir merkez olmuştu.

Duvardaki saat hâlâ tik taklarını sürdürüyordu. Ama artık geçmişin değil, verimli ve sürdürülebilir bir geleceğin tik taklarıydı bunlar. Mete, bazen o saate bakıp gülümsüyordu. En büyük mirasın, parayla pulla değil, bilgiyle ve saygıyla aktarılan bir miras olduğunu anlamıştı. Ve en verimli enerjinin, insanın yüreğindeki sevgi ve azmin ateşi olduğunu.

Daha fazla yarışma için Yarışmalar sayfamız

Öğrenci Haber Whatsapp Kanalımız

Öğrenci Haber Telegram Kanalımız

İlgili Makaleler

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
Başa dön tuşu
0
Düşüncelerinizi bekliyoruz, lütfen yorum yapın.x